Ortadoğu'da Statüko- Arap Baharı Çatışması - 24.11.2012
Şehir ve Medeniyet Derneği tarafından düzenlenen, “Ortadoğu’da Statüko- Arap Baharı Çatışması” konulu seminerde konuşan SETA vakfı araştırmacısı Ufuk Ulutaş, bölgede değişen yapı sonrası ortaya çıkan sinerjinin ABD ve İsrail’in en çok çekindiği husus olduğuna dikkat çekti. 1978 yılına değin Mısır’ın silah ihtiyacını Rusya’dan karşılandığına dikkat çeken Araştırmacı yazar Ufuk Ulutaş “1978 yılında imzalanan Camp David anlaşması sonrasında, Mısır silah ihtiyacını Amerika’dan karşılamaya başlamış ve Rusya’nın yörüngesinden uzaklaşmıştır. Mısır, silah ihtiyacını Amerika Birleşik Devletlerinden karşılaşırken, İsrail’in güvenliğinin sağlanması konusunda gerekli güvenceyi vermiştir. Bu nedenden dolayı Mısır Arap birliğinden bir süreliğine dışlanmıştır.” dedi. Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik ortamdan örnekler veren Ulutaş, Mısır’da halkın bir kısmının 2 dolar civarında gelirinin olduğunu ve 1 milyona yakın insanın Kahire’de mezarlıklarda yaşadığına dikkat çekti. Ulutaş konuşmasında “Ortadoğu’da, elitlerle sıradan halk arasında muazzam bir uçurum vardı. Ekmek ve Onur, tüm isyan hareketlerinde iki ana başat unsuru olmuştur” dedi. Gazze saldırısına da değinen Ulutaş, “Mısır’da yaşanan devrime değin, Mısır orta doğu düzleminde prestiji ciddi ölçüde zedelenen bir ülke konumuna gelmişti. Devrimle birlikte bu süreç değişmiştir. Türkiye, Mısır ve Katar’ın oluşturduğu sinerji sayesinde bu ay içinde yaşanan Gazze saldırısında, İsrail geri adım atar hale gelmiştir. 2008 yılındaki Gazze saldırısında, İsrail Gazze’yi abluka altına alırken, Mısır’da Refah sınır kapasını kapatmıştır. Refah kapısı Filistinlilerin can damarıdır. Ve Mısır bu süreçte İsrail’in yanında yer almıştır. Ama 2012 yılının Kasım ayındaki aynı olayda, Mursi başkanlığındaki yeni Mısır Hamas’ın yanında yer almıştır.” Dedi. Ulutaş Suriye’nin konumunun da devrim sürecine değin Mısır’dan farklı olmadığını belirtti. Camp David anlaşmasından günümüze İsrail’in kuzey sınırları olan Golan bölgesinin güvenliğini Suriye’nin sağladığını belirten Ulutaş, Mahir Esad yönetimindeki 4. Tugay’ın rolüne dikkat çekti. Olayların başladığı Dera’ya müdahele eden birliğin 4. Tugay olduğunu belirten Ulutaş, “4. Tugay Golan bölgesinden İsrail’e yönelik tehditlerin oluşmamasını vazife edinenbir tugaydır. 4. Tugay’ın Golan bölgesinden İsrail’e sızmaya çalışan militanlara yağtığı ağır işkenceler Suriye’de çok iyi bilinmektedir” dedi. ABD’nin, Mısır’da Mübarek rejiminin devrilmesi sonrasında Mursi’nin Başkan olarak seçilmemesi için seçimlerde eski rejim unsurlarından Ahmet Şefik’e destek verdiğine; Suriye’de ise muhalif hareketlerin birleşmemesine yatırım yaptığını belirten Ulutaş “ABD Mısır’da hala eski rejim artıklarıyla işbirliği yapmaya çalışıyor. Suriye’ye yönelik yaptığı açıklamaların yarısını ise İslamcı unsurlara dikkat teması öne çıkmaktadır” dedi. Ortadoğu’da yaşanan olayların, bir dış müdahale ile olmadığını belirten Ulutaş “Dış müdahale olmasını gerektirecek bir durum zaten yoktu. Herkes Camp David düzeni ile tesis edilen sistemin devamından yanaydı. Zira bu sistem İsrail’in güvenliği üzerine kurulmuştu. Mısır İsrail’in güney güvenliğini sağlarken, Suriye kuzey güvenliğini sağlıyordu. Ama yeni oluşan süreç hem İsrail’i hem de ABD’yi ciddi şekilde endişelendirmektedir. Şuan her iki ülke süreci akamete uğratmaya çalışmakta, akamete uğratmanın mümkün olduğunu gördükleri anda ise kendi güvenliklerini tehdit etmeyecek yapıların öne çıkması için uğraştırmaktadır.” dedi.